Tezer Özlü'nün sözlerini kullanarak başladım yazıma ki aklımdakileri kelimesi kelimesine söyledi,
Ben de dünyama egemen olmayı müzik ile öğrendim (öğreniyorum) ve bu sayede Kıyı Müzik'i yarattım
Dinleyin:
http://www.kiyimuzik.com/
her ne kadar sonu reklama bağlanan videolardan haz almasam da verdiği mesajları tamamen doğru ve yapılabilir buluyorum, hayatına uygula
bu senin hayatın
neyi seviyorsan onu yap
ve onu sık yap
bir şeyden hoşlanmıyorsan onu değiştir
eğer işinden hoşlanmıyorsan bırak
yeterince vaktin yoksa televizyon seyretmeyi bırak
hayatının aşkını arıyorsan dur, onlar seni sevdiğin şeyleri yapmaya başladığında bulacaklar
fazla analizi bırak
hayat basit
aklını, kalbini ve kollarını yeni şeylere ve insanlara aç
farklılıklarımızla birliğiz
bazı fırsatlar sadece bir kere gelir, yakala onu
sık gez, kaybolmak kendini bulmanı sağlayacak
bütün duygular çok güzeldir
yediğin her şeyin son ısırığına kadar tadını çıkar
göreceğin ilk kişiye tutkusunun ne olduğunu sor
onlarla ilham verecek hayallerinden bahset
hayat tanıştığın insanlar ve onlarla yarattıkların hakkında
dışarı çık ve yarat
hayat kısa
hayallerini yaşa
ve tutkularını paylaş
nick drake - things behind the sun
yatağımda uyuyor,
ben ise çalışıyorum sırtım ona dönük,
hava bulutlarla kapalı yaz günü.
nick drake çalıyor usulca,
çocukluğum geliyor aklıma, onun yaşındaki halim, kabuğu kırmayı bekleyen
her gün bir diğerinin tekrarı olan, sadece hava değişikliğinin tekrarı bozduğu günler
yanımda uyu hep,
ben sana sahip çıkarım
caribou son albümüyle bizi bizden aldı, bu yeniden düzenlemeler ise sevdiklerimizi bir araya getiriyor
dans etme isteği had safhada
bu şarkı benim olsun,
ben yazmış olayım notalarını, ben çalayım piyanosunu, gitarını
benim duygularım olsun.
yeni yılımda,
tek isteğim yaratıcı olmak ve benim diyeceğim şeyler yaratmak
bu şarkı gibi, daha niceleri gibi ...
chan marshall gençliğini istiyorum,
kısa saçlarını,
gitar tonlarını,
sesini istiyorum
"where do the rockets find planets" diye haykırışını
beni üzen şey işte bu,
yaptığım hatalar, açıklayamadıklarım, anlatamadıklarım
ne yapmaya çalıştığımı bilmiyorum,
nereye gittiğimi de
iş için gittiğim ardından 1 hafta tek başıma dolaştığım yeni bir ülke,
kültürünü, dilini ve insanlarını bilmediğim
tek yola çıkmanın vermiş olduğu kimlik karmaşası,
ne istediğini, ne beklediğini daha iyi gördüğün
anı sorguladığın bir yolculuk
başkalarından dinlerken heyecanlandığın şeylerin başına gelmesi, yeni insanlarla tanışmanın verdiği haz, dünyanın bir diğer ucunda yaşananları görüp kendini ve hayatını sorgulaman
ve en güzeli; blonde redhead roma konseri
bilet kuyruğunda şans eseri ingilizce konuşmaya başlayarak tanıştığın, ortak arkadaşlara dahi sahip olduğun ve istanbul'da çok yakın yerde oturduğun birisiyle almış olduğun şarabı konser alanının güzel bahçesinde yudumlamak ve güzel kafayla kazu'yu izlemek oldu
şehirlerde tek başıma yürüdüm, kendime notlar aldım, anlatmam gerekenleri içime anlattım tekrarlayarak
bir tek şarkılar benim yanımdaydılar ve şehirlerle bütünleştiler, dinlemelisin:
tek
1) arcade fire - we used to wait
2) yoav - little black box
3) the dark romantics - let's ride
4) kim ki o - gene oldu
5) blonde redhead - black guitar
diğer işçilerle konuşmanın yasak olduğu
her gün kimyasal atıklara maruz kaldıkları,
haftada 72 saat çalışma süresinin olduğu
ve dahasının olduğu bir yer çin'deki foxconn fabrikası
mevcut çaışma ortamına rağmen işçiler ayda sadece 172 dolar maaş alıyorlar
ve son zamanlarda artan intiharlara önlem olarak bina boşluklarına ağ gerilmiş
zekice çözümlerle bezenmiş insan hayatlarının farklılıklarını görüyoruz.
işçilerden biri olan liu bin'in açıklamaları ise durumu özetliyor:
"iyi yiyecek alacak kadar para kazanamıyoruz. burada arkadaş edinmek bile çok zor, çünkü konuşmaya izin verilmiyor. çoğumuzun pek eğitimi ve farklı bir yeteneği bulunmuyor. bu yüzden başka bir iş yapma şansımız da bulunmuyor. her gün aynı şeyleri yaşıyoruz ve artık kendimi makine gibi hissediyorum"
funny how secrets travel
get well soon'dan güzel bir "i am deranged" yorumlaması
istanbul'un renklerinin güzelliği
sonrası karanlık
ses,
istanbul'un sesi
ve dönme dolap
...
mahsun araba çalıp tavus kuşuna istanbul'u gezdiriyordu.
ona sarılıp sadece oturuyordu.
sonra hayatında saf olan tek şeyden bir anda vazgeçip,
hayatta kalmak için onu öldürdü.
"seni diğerlerinden ayırdığım için özür dilerim. hepinizi birden götürmek isterdim ama izin vermiyorlar işte.
artık hiçbir şeye izin vermiyorlar"